Türkiye’nin önde gelen insan hakları savunucularından Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı aleyhine, uzmanlık alanındaki bir konuda yaptığı, ifade özgürlüğü kapsamında kalan bir açıklaması nedeni ile başlatılan ve yargı tacizi niteliğindeki bir yargılama sonrası verilen hapis cezası yakın tarihte İstinaf Mahkemesi tarafından onanmıştır. Fincancı son günlerde bir yandan da işkence konusundaki çalışmaları üzerinden bir karalama kampanyasının hedefi yapılmıştır. İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı olarak, çalışmalarını hak ihlalleri ve işkenceyle mücadeleye adamış arkadaşımız Fincancı’nın yanında olduğumuzu ilan ediyoruz.
Bir yandan yargısal tacizle ifade özgürlüğü ihlal edilen Şebnem Korur Fincancı; diğer yanda, parçası olduğu bir üniversite hastanesinin adli tıp anabilim dalı polikliniğine yapılan bir başvuru sonrası, aralarında kendisinin de bulunduğu uzmanlarca işkence bulgularına dair verilen raporlar nedeniyle, bu raporların verildiği kişilerin amaçlarına hizmet etmek ve onlarla bu şekilde dayanışmakla suçlanarak linç kampanyasının hedefi haline getirilmiştir.
Şebnem Korur Fincancı bir bilim insanı, feminist ve insan hakları savunucusudur. İşkencenin belgelenmesi, görünür kılınması ve önlenmesinde gerek ülkede gerekse de uluslararası alanda bilgisine başvurulan uzman bir akademisyendir. Bir belgesel aracılığı ile yürütülen itibarsızlaştırma ve karalama kampanyasını ve hakikat dışı söylemlerle işkence suçunu meşrulaştırmaya yol açabilecek olan bu ithamları kınıyoruz
Başvurucuların kimliklerine bakılmaksızın kendi uzmanlık ve çalışma alanındaki hak ihlali iddiasının araştırılması ve bulguların raporlanması hem bir hekim olarak hem de hak savunucusu olarak Fincancı’nın sorumluluğudur. Fincancı, söz konusu raporlarda bu sorumluluğunu yerine getirmiştir. Söz konusu raporlar, Fincancı’nın, işkenceye maruz kaldığı tespit edilen kişilere isnat edilen filleri onayladığı ya da bu kişiler ile benzer dünya görüşünü paylaştığı anlamına gelmez. Hak savunucuları, savunuculuk faaliyetleri kapsamında kalan kişi ve gruplar ile özdeşleştirilemez. İşkence, ulusal ve uluslararası mevzuatta, hiçbir istisnaya yer verilmeden kesin olarak yasaklanmıştır, kime yapıldığına bakılmaksızın, mutlak biçimde yasaktır ve suçtur. Fincancı, raporlarını, işkenceye maruz kalanın kimliğine, nasıl bir suç işlediğine bakmaksızın hazırlamıştır çünkü insan hakları savunucuları için, hak ihlaline uğrayan kişinin kim olduğu, ihlali meşrulaştırmaz. Olması gereken, yetkili makamların, işkenceye başvurmadan, gerekli delilleri ulusal ve uluslararası mevzuata uygun bir şekilde toplayarak mahkemeye sunması ve adil yargılanma hakkı prensiplerine uygun yapılan bir mahkeme süreci sonrası suç işlendiğinin tespiti halinde hukuk çerçevesinde ilgilerinin cezalandırılmasıdır.
Öte yandan, Fincancı’ya uzmanlık alanında kalan bir hak ihlali iddiası üzerine yaptığı bir açıklama nedeniyle İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi önünde yargılanması sonrası verilen 2 yıl 8 ay 15 günlük hapis cezası, 27 Ocak 2024 tarihinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından onanmıştır. Eğer Yargıtay da bu kararı onarsa, Fincancı tekrar hapse girme tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, TSK’nın kimyasal silah kullanıldığı iddialarının tarafsız heyetlerce soruşturulması gerektiğini ifade eden Şebnem Korur Fincancı hakkında “terör örgütü propagandası yapmak” ve “Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, devletin kurum ve organlarını aşağılama” iddiasıyla soruşturma başlatmıştı. Bu gelişmenin ardından, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere bazı siyasi yetkililer, Fincancı’yı hedef gösteren açıklamalar yapmıştı. Hakkında soruşturma başlatıldığını yurtdışındayken öğrenen Fincancı, ülkeye dönerek, ifade vermek için yargı makamlarına başvurmuş ancak buna rağmen, Savcılık makamına davet edilmek yerine, sabah erken saatlerde evine yapılan baskınla gözaltına alınmış, 27 Ekim 2022’de Ankara’da Sulh Ceza Hakimliği’nce tutuklanmıştı. İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi, “örgüt propagandası yapmak” suçundan 2 yıl 8 ay 15 gün hapisle cezalandırdığı Fincancı’yı, tutuklu kaldığı süreyi göz önüne alarak 11 Ocak 2023 günü tahliye etmişti.
Fincancı’nın, hakkında soruşturma başlatılmasına yol açan ifadeleri, bir uzman görüşüdür ve gerek Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler gerekse de Anayasa ile korunan ifade özgürlüğü kapsamındadır. Ayrıca, Fincancı’nın açıklamalarının tümüne bakıldığında, kimyasal silah kullanıldığı iddiasında bulunmadığı ama bir uzman olarak bu iddiaların araştırılması gerektiğini belirttiği çok nettir. Fincancı’ya yönelik suçlamaların hukuki temeli yoktur. İktidar siyasetçilerinin Fincancı’yı hedef alan açıklamalarıyla eş zamanda ve aynı doğrultuda ilerleyen yargılama ve sonrasında verilen hapis cezası yargısal taciz niteliğindedir.
Fincancı, sadece Türkiye’de değil, uluslararası alanda da insan haklarının korunması ve geliştirilmesi için çok uzun yıllardır mücadele vermektedir. Mesleki ömrünü işkenceyle mücadeleye adayan Fincancı, 1996’da Birleşmiş Milletler Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi adına, Bosna’nın Kalesija bölgesinde toplu mezarlardan çıkarılan cesetlerin otopsi çalışmalarına da katılmıştır. 1999’da, Birleşmiş Milletler tarafından işkencenin saptanmasında uluslararası standart kılavuz olarak kabul edilen İstanbul Protokolü belgesinin oluşturucuları arasında yer almış, daha sonra, protokolün uygulanması hakkında çeşitli ülkelerde eğitimler vermiştir. Uluslararası İşkence Rehabilitasyon Merkezi (IRTC) adına gittiği Bahreyn’de, denizde cesedi bulunan ve polise göre boğularak ölen gencin vücudundan doku örnekleri almış, bu örnekleri Türkiye’ye getirip yaptığı otopside gencin, ailesinin de iddia ettiği gibi, gözaltında işkenceyle öldürüldüğünü tespit etmiştir.
Bütün bu çalışmaları ile gerek hekim olarak gerekse de hak savunucusu olarak alanında son derece saygın bir yeri bulunan Fincancı’ya dönük dozu gittikçe artan saldırılar kabul edilemez.
Biz, İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı bileşenleri olarak, arkadaşımız Şebnem Korur Fincancı’nın yanında olduğumuzu, onu asla yalnız bırakmayacağımızı bir kez daha duyuruyor, yetkilileri ve ilgilileri insan hakları savunucularını hedef almaktan ve hedef göstermekten vazgeçmeye çağırıyoruz.
İnsan haklarını savunmak suç değildir.
Fincancı hakkında bugün karalama yürütenler de, bir gün hak ihlali yaşamaları halinde, yanlarında yine Şebnem Korur Fincancı’yı ve diğer hak savunucularını bulacaklardır, hatırlatırız.
İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı
Civil Rights Defenders, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, Hak İnisiyatifi Derneği, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Kadının İnsan Hakları Derneği, Kaos GL, Lambdaistanbul LGBTİ+ Dayanışma Derneği, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, P24 Bağımsız Gazetecilik Derneği, Research Institute on Turkey, Romani Godi- Roman Hafıza Çalışmaları Derneği, Sosyal Politika Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği, Türkiye-Almanya Kültür Forumu, Türkiye İnsan Hakları Davalarına Destek Projesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Üniversiteli Kuir Araştırmaları ve LGBTİ+ Dayanışma Derneği, Yaşam Bellek Özgürlük Derneği